Spor ve sponsor- Sabah< Geri dönün
4 Şubat 2002
Sporcu olmadan spor olamayacağını daha yeni anlamaya başlıyoruz. Sponsor olmadan büyük spor organizasyonlarının olamayacağını da daha yeni keşfediyoruz. Bol zamanı ve parası olduğundan sadece keyfi ve zevki için spor yapan Batı Aristokrasisi'nin, toplum içinden çıkacak güçlü rakiplerini dışlamak için uydurduğu amatör kavramı 1970'lerden sonra yerle bir olunca yarı ve gizli profesyonellik, yerini gerçek profesyonelliğe bıraktı ve hemen her sporda yepyeni isimler, büyük şampiyonlar ve muhteşem rekorlar birbirini izlemeye başladı.
Yunanca dahi olmayan, Fransız kökenli "amatör" kelimesini Klasik Olimpiyadlar'a yamamaya çalışan bir avuç bilgiç yazar ve bir kısım aristokratın yalanlarına, tüm dünya 100 yıla yakın süre inandı.. Sonunda ise, şampiyon sporculuk bir meslek haline dönüştü ve "Sponsor" dediğimiz kurum veya kişiler, bu süper sporcu ve takımları desteklemeye başladılar.
Çok yerinde ve zamanında alınan bir kararla, Ankara Reklamcılar Derneği, Ankara Halkla İlişkiler Derneği ve Ankara Ticaret Odası'nın katkılarıyla, 9 Şubat günü Ankara'da "Spor-Reklam-Halkla İlişkiler" adlı bir panel yapılacak. Bu panelde sponsor firmalar, spor pazarlaması uzmanları, reklam ve halkla ilişkiler yöneticileri ve spor basınından yetkililer konuşacak.
Yeni yürürlüğe giren Sponsorluk Yasası'nda epey eksiklerin olduğu belli oluyor. Gelecek yazımda, devletin sponsorluk anlayışı ile hiç de uygulanmasına imkan olmayan bir olayı ele almak istiyorum. Eğer sadece "Dostlar İşbaşında Görsünler" diye düşünüp, sponsorluğa destek olacağımıza köstek olacaksak, bazı şeylerin değişmesi ve değiştirilmesi gerektiğini anlamalıyız.
Kaynak güme gitti
Geçen haftaki köşemde, yazmam gereken ve yazının uzaması nedeniyle unuttuğum bir hususu yerine getirmek istiyorum. Geçen haftaki yazımın içinde, tümüyle ekonomik ve mali konuları işlediği sanılan, gerçek ve vurucu haberleri ile tanınan bir İngiliz gazetesi olan Financial Times'ın spora ne kadar önem verdiğini belirtmek istemiş ve bu gazetenin, bunca yıl sonra, spor sayfasını arka sayfalara alarak bu konuyu ne kadar ciddiye aldığını vurgulamak istemiştim.
Aynı zamanda, yazımın ruhunun da o gazetedeki bir makaleden oluştuğunu ve ele alınan olayı Türkiye'ye uyguladığımı belirtmek istiyorum. Ama, yazı uzun gelince, Financial Times'ın tutumu ve benim kaynağımın da güme gittiğini farkedemedim.