İlhan Ağırbaş
Milli Atlet – Türkiye Rekortmeni
KRAL ÇIPLAK DİYEBİLEN İNSAN
Cüneyt Koryürek’i spor yaptığım zamanlardan beri adını
bilirim fakat ilk tanışmamız 2000’li yıllarda oldu.
“İstanbul’da Atletizmi Geliştirme Projesi”nde karşılaştığımız
güçlükleri ona aktarırdım, o da sihirli bir değneği varmışçasına
birkaç telefon konuşmasıyla meseleyi çözerdi. Onun desteği ile
yol aldık. İstanbul’da bir şeyleri yerinden kıpırdattık.
Zaman zaman sabah erkenden Delta Ajans’taki bürosunda
ağırlardı, hep bir şeyler sorarak bir yandan bilgi dağarcığını genişletirken,
diğer yandan sorunları dinlerdi. Sorunları can kulağı
ile dinler ve ertelemeden çözebileceklerini hemen çözmeye çalışırdı.
Sanki hepacelesi vardı. Zamanını iyi kullanmaya ve meselenin
esasını anlamaya çalışırdı.
Zamanla aramızda hızlı bir iletişim oluştu. Ben özünde toparlayıp
konuları aktarmaya çalışırdım. Cüneyt ağabey de acil
çözüme girişirdi.
Bir sabah kahvaltısında Hacettepe’nin Atletizm dergisinin
durdurulduğunu ve çıkmadığını, bunun atletizm için büyük
bir kayıp olduğunu söylediğimde, derhal Ankara Hacettepe
Üniversitesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Caner Açıkada’yı aradı,
meseleyi kendisinden öğrendi. Hemen derginin basım fiyatını
sordu ve fiyatını öğrendikten sonra derginin basılmasını, gerekirse
paranın Atletizm Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı’ndan karşılanacağını
söyledi.
Cep telefonundan hep uzak durdu, ona cep telefonuyla ulaşamazdınız.
Acil bir durum olduğunda sekreterine önemli olduğunu
söylememi isterdi. Ben de acil bir durumda sekreterine
“önemli” diyordum, derhal bağlıyorlardı. Çok kısa cümlelerle konuyu
özetliyordum, uzaktan da olsa yardım etmeye çalışıyordu.
En son Atletin Sesi dergisini hayata geçirdiğimizi söylediğimde
çok heyecanlandı. “Derhal bana fazla sayıda gönder” dedi
ve reklam sponsoru aramaya koyuldu.
Yazı istediğimde “Önce şu reklam işini halledelim” dedi.
Değerlendirmesine ve yazılarına çok ihtiyacımız vardı. Ölüm birdenbire
bir trafik kazasında buldu. Cüneyt ağabey gibi biri uzun
süre yatakta yatıp hareketsiz kalamazdı. Atletin Sesi dergisini ilk
hayata geçiren Neriman Tekil’i bir huzur evinde yıllar sonra bulduğumda
çok üzülmüştüm. Mental olarak aklı yerindeydi ama ne
yazabiliyor ne konuşabiliyordu.
Bir gün bana “Bir atletizm ilköğretim ve lisesi kursak nelere
ihtiyaç var? Ne düşünüyorsan yaz” dedi. Soru ilginçti. Oturup detaylı
bir çalışma yapıp, kendisine ilettim. Arkasından Vestel’in üst
yönetimiyle Türkiye’nin önde gelen yaklaşık 10 atletizm severlerini
bir araya getirdi ve bir beyin fırtınası turu yapıldı. Herkes
kafasındakileri ortaya koydu. Vestel’in okul açma isteği vardı.
Bir başka gün beni yanına çağırdı. ENKA spor kulübünde
buluştuk. ENKA Atletizminin üst yönetimiyle bir araya getirdi.
Bir şeyler yepılabilirmi diye...
Yine karşılıklı konuşmalarımızdan birinde “İstanbul’da kaç
tane atletizm antrenörü var?” dedi. “İki elin parmaklarını geçmez
Cüneyt Ağabey” dedim. “O kadar kötümü?” dedi, “Evet” dedim.
“Peki, siz Marmara Üniversitesi’nde yetiştirebilirmisiniz?” dedi.
“Biz zaten antrenör yetiştiriyoruz ama gerçek anlamda antrenör
olabilmek için bir atleti milli takım seviyesine getirebilmek lazım”
dedim. Antrenör diploması alabilirsiniz ama antrenör olabilmek
kolay değildir. Bu konuşmalar ardından Cüneyt Ağabey
federasyonun seçtiği 3 antrenörü Köln Spor Okulu’na gönderme
kararı almıştı.
Cüneyt Ağabey, geliştirdiğim “İstanbul’da Atletizmi Geliştirme
Projesi“nde her zaman yanımızda oldu ve katkıda bulundu. Gerekli
izinlerin alınmasından, tesiste malzeme teminine, madalya, tişört,
sertifika yaptırılıp dağıtılmasına kadar her konuda elinden geleni
yapar ve bütün kapıları açardı. Bu proje kapsamında, yüzlerce çocuk
ve gencin atletizme kazandırılmasında ve yeteneklerin ortaya
çıkmasında bizlere çok önemli destekler verdi.
Cüneyt Ağabey aniden zamansız ve çok daha güzel şeyler
yapabilecekken aramızdan ayrıldı. Çok daha güzel şeyler yaptığına,
yapabileceğine hep inandım. Kendisi için bir şey istemezdi,
hep başkaları için isterdi. Bu da onun inandırıcılığını arttırırdı.
Ruhan ve Mesut başta olmak üzere pek çok atletin eğitim ve antrenman
için Amerika’ya gidişini sağladı, aracı oldu.
Cüneyt Ağabeyin ‘Kral çıplak’ diyebilen bir kişiliği vardı.
Bakın 1986 Şubat ayında Türkiye Milli Olimpiyad Komitesi’nin
konferansında hem de Atletizm Fedarasyon Başkanı iken neler
söyledi: “Türkiye’de spor bilgisiz kişiler tarafından yönetildiği
sürece hiçbir spor dalında gelişme sağlanamaz.” (Atletin Sesi
Nisan 1986 sayısı)
Cüneyt Koryürek, Federasyon Başkanlığı sürecinde verdiği
bir başka demecinde bakın neler söyledi: “Türk sporcularının
diğerlerinden hiçbir eksiği yoktur. Ancak, sonradan fazla imkâna
sahip olan bu sporcular, bizim sporcularımızı geçmektedir.”
(Atletin Sesi Şubat 1986 sayısı)
Biz şimdi başımız sıkıştığında kime gideceğiz? Mekanın
Cennet olsun Sevgili Cüneyt Ağabey. Seni, atletizm için yaptıklarını
ve çabalarını unutmayacağız. Krşkr daha yanımızda kalsaydın…