Yüksel Aytuğ
Sabah- 22 Ocak 2008
Trafik Canavarı PKK’dan Beter!
80’li yılların başları... Biz, İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi öğrencileri, Halkla İlişkiler dersi hocamız
Cüneyt Koryürek’in amfiye yaklaştığını çok önceden anlardık.
Zira ortalığı, hepimizin karnını acıktıran enfes bir vanilya kokusu
kaplardı. Bizler sabahın köründe kurabiye hayali kurarken,
Koryürek Hoca, vanilyaya yatırılmış tütünlü piposunu tüttürerek
içeri girerdi. İşte o nedenledir ki, ne zaman vanilya kokusu duysam,
aklıma “halkla ilişkilerin önemi” gelirdi. Cüneyt Koryürek’in
trafik kazasında öldüğü haberini alınca, ilk kez vanilya kokusu
burnumun direğini sızlattı... Koryürek, atletizmin “sporların anası”
olduğunu öğreten adamdı aynı zamanda. Onun yorumladığı
atletizm yayınları sayesinde Türkiye’de pek çok çocuk, atlet olmaya
heveslendi. Sporların anası atletizmin, “anasını ağlatanlar”
ise her seferinde karşılarında Koryürek Hoca’yı buldular. Ölüm
haberinin detaylarını okuyunca bir kez daha trafik canavarına
isyan ettim. Daha geçen ay bu ülkenin en önemli heykeltıraşlarından
Prof. Dr. Tankut Öktem’i aramızdan alan o değil miydi?
Adnan Kahveci gibi bir vizyoneri, Barış Akarsu, Kerim Tekin,
Uzay Heparı, Ajlan Büyükburç gibi genç müzisyenlerin geleceğini
orağıyla biçen, karayollarındaki Azrail değil miydi? Bence trafik
canavarı, bu ülke için PKK’dan daha büyük bir tehlike. Zira PKK,
bu ülkenin geleceğini karartmak için bu denli “özenli” bir “hedef
belirleme çalışması” yapmıyor! Onlar, meydanlara bomba koyup,
gelişigüzel patlatıyorlar. O anda yakından geçen kim varsa, hedef
o oluyor. Peki ya Trafik Canavarı öyle mi? Sanki aylarca düşünüyor,
taşınıyor, araştırıyor, takip ediyor ve bu ülkenin geleceğini
aydınlatmaya aday kim varsa, tırpanını ona doğru sallıyor...
(Şimdi birkaç sivri akıllı çıkıp, “PKK’nın şehit ettiklerini ‘önemsiz
insan’ kategorisine mi koydun?” demeye heveslenmesin. Zira ne
demek istediğim, “onların bile” anlayacağı kadar açık!)