Şenes Erzik
UEFA Asbaşkanı
Sevgİlİ Cüneyt, Değerlİ Dost, Bİlge Kİşİ
Sana sitemle merhaba diyorum. 15 Ocak 2008 tarihinde
tüm dostları gibi bana da gönderdiğin “Einstein” konulu
e-postandan beri senden haber alamadım. Çok tuhaf! Oysa
ki sonsuz üretkenliğini kanıtlamaya sanki ihtiyacın varmışçasına,
her hafta en az bir e-posta mesajını almaya bizleri alıştırmışsın.
Ben seni çeşitli mazeretlerle aramasam da sürekli arayan,
“Bu sefer kararlıyım; bir daha aramayacağım” sitemlerine rağmen
yine de arayan “SEN” den hiç ses yok! İnan bu sitemlerine
bile hasret kaldım. Hatta zaman zaman bana verdiğin ve beni
son derece üzen – dost olmayan kişilerin – benim hakkımdaki
yanlış düşüncelerini tartıştığımız sohbetleri bile şimdilerde çok
özledim.
Ne oldu da aramıyorsun? Aslında cevabının ne olduğunu
tahmin ediyorum. Bize “Öğrenmenin sonsuzluğunu öğreten öğretmenimizin”
bu günlerde daha çok öğrenebilmek ve öğretebilmek
için kendine bir zaman ayırıp yepyeni bir kitap yazmaya
koyulduğunu gizlice öğrendim. Bu benim için kabul edilebilir bir
mazerettir. Bu nedenle bu kez senin beni yeni bir sitemle aramana
fırsat vermedim. Ben yazıyorum ve yazarken de gelecek cevaptaki
sitemleri ve öğütleri şimdiden duyar gibi oluyorum.
Bu vesileyle bu yılbaşında biz dostlarına gönderdin (ilk kez
e-mail ile!) senin hayat felsefeni özetleyen sitemlerle dolu yılbaşı
mesajını ve benim sana gönderdiğim cevabı hatırladım ve tekrar
okudum.
Ne tuhaf1 Bu karşılıklı mesajlardan sen de ben de bir takım
öğütler üretmişiz. Bunları ne derece uygulayabildik bilemiyorum.
Bunları tekrar anımsamak ve paylaşmak için sana sunuyorum.
Sevgiler.