Nur Öztürk İlk
Halkla İlişkiler Danışmanı
Asla Elveda Değil, İyi Uykular Sevgilim…
Yanımda olmasını isteyip de, olamayan dostları hatırlamak
için bir mum yakarım. Yanan mumun canlılığı, bana “en
güzel sohbetler için yakınındayım” mesajını verir. Geçenlerde
Cüneyt için yaktığım mumla konuşmak bana çok ağır geldi...
İnsanların en zor gününde yanında olma erdemi, kütüphaneler
dolusu bilginin özetini beynunde taşıyarak, yolumu aydınlatan
sevgili dostum, şimdi yıldızlara karışmıştı… Hem de altındaki
arabaya bile hakim olamayaca kadar dikkatsiz ve bir o kadar da
değersiz bir sürücü, onu bizlerden ayırdı…
O akşam üç eski dostu, Çengelköy’deki yeni evimde balığa
çağırmıştım ama onun önceden sözü vardı… Haftaya erteledik…
Ah, bu ertelemeler… Rahmatli babam, “Ertelerseniz, ıskalarsınız”
derdi. Ne kadar doğruymuş…
En zor günlerimde bana evinin ve kalbinin kapılarını ardına
kadar açan sevgili dostum, kendisini aptal derecesinde iyimser
görürdü. CEK, bana insanları sevmeyi ve hoşgörülü olmayı öğretmişti…
Kendi deyimiyle en yakınlarından kazık yediği halde
unutabilen biri olarak, hep kendini örnek gösterirdi… Onun gibi
olabilmek ne mümkündü...
Teşvikiye Camii’ndeki cenaze kokteylindeki tek gerçek, tabutu
başından ayrılmayan ve içten gözyaşı döken dostlarıydı…
Onunla olmanın tadına varıp yokluğunun ne demek olduğunu
bilen gerçek dostları… Kıkırdaşıp duranlara ise eşim ve ben
utançla baktık…