Cüneyt E. Koryürek

Hakkında Yazılanlar

 

Tülya Moran

Naili Moran Atletizm Eğitim Vakfı Başkanı

Cüneyt Koryürek’in sevgili “Naili Ağabey’sinin” hayatına

girmişliğim, dolayısıyla atletizm ailesine katılmam ancak

geç dönemlere tesadüf etmiş olması sebebiyle, değerli dostumuzun

ne yazık ki fiili sporculuk günlerine tanık olmak bana

kısmet olmadı.

Sanırım 1959 veya 60 yıllarından birinde idi. Bir gün Naili

bana, çok kıymet verdiği bir atletinin ailesiyle birlikte ziyaretimize

gelmek istediğini söyledi. Elbette ki onları çok büyük bir

zevkle karşılayacaktık.

Ziyaret gününde çıta gibi, esmer bir delikanlı, güler yüzlü

sarışın bir hanımla çocuk arabasında şipşirin bir bebekle geldiler

ve onları çok sevdim. İlişkilerimizin böylece zaman zaman ziyaret

ve karşı ziyaretlerle bir süre devam ettiğini hatırlarım. Sonra

da, sanırım o ailede hayatın bazen kaçınılmaz biçimde insanlara

musallat ettiği istikrarsızlık yaşandı ve uzunca süre Koryürek ile

yollarımız kesişmedi. Ta ki onun gençlik yıllarının kahramanı

“Naili Ağabey”si kaderin garip bir tecellisiyle aramızdan “uçup

gidene “ kadar. Ne bilirdi Cüneyt, bir gün aynı kaderi paylaşacak

olduğunu!

Yıllar Atlet Cüneyt’i, sprinter’likten, hocalığa, yöneticiliğe

taşırken, fikir dünyası onu atletizmin gerçek hüviyetiyle, yüz yıllardır

taşıdığı kültürel anlamıyla, insanî ve ahlakî değerleriyle

bütünleşen bir medenî duruşla zenginleştirdi.

Şampiyona alanlarında teknikle ilgili düşüncelerinde, belki

farkına vararak, belki de farkına varmadan ama hep bu duruşa

ait teraziyi kullanmıştır. Terazinin doğru ağırlıklarını da o ünlü

çalışma odasındaki kitapların sayfalarında aramaya hep devam

etti.

Kimi kişilikler için derindeki hüzünleri, içinde yaşadıkları

topluma hizmet etme gücünü besleyen en gür kaynak olur.

Koryürek’in böyle bir kişilik sahibi olduğunu biliyorum.

Nitekim bu güçledir ki, kendi vakfını kurmuş olduğu halde,

Naili Moran Atletizm Eğitim Vakfını Kurucu sıfatıyla benimsemiş,

onu basın camiası içinde tanıtmaya, destek sağlamaya yönelik

son gününe kadar sürdürdüğü ve derin bir şükran ile yadettiğim

büyük emek ve gayretleri sarf edebilmiştir.

Duruşu gibi, kimilerine göre bilinçli bir şekilde dik ve mesafeli

olarak algılanan tutumu büyük bir ihtimal ile bütün bildiklerini

yeterince aktaramamış ve birikimini kullandıramamış olmanın

verdiği sabırsızlıktan kaynaklanıyordu. En iyisini bulmanın,

en fazlasını yapmanın bu ölçüde tutkunu kişilere ayak uydurmak

ne yazık ki herkesin harcı olamıyor.

Sporun anatomisini iyi bilen biri olarak, sporcu, özellikle atlet

kaynağının okulda aranması gerektiğine inanmanın ötesinde,

bu yolda atılmış her adımın hararetli destekçisi olmuş idi. Her

okulun yanında ufak da olsa uygun bir spor alanı görmenin hasretini

çekti. Hayalinde ise bu küçük alanın içinde yetenekli bir

eğiticinin varlığına tanık olmaktı. Kim bilir, bir gün belki bunun

da gerçekleştiğine şahit oluruz ve değerli dostumuzun, bir

fani’nin gözüyle göremediğini kendisine ebediyetin aydınlığında

ulaştırma bahtiyarlığına kavuşabiliriz.

Kişisel dostluğumuza rengini veren beşeri çizgiler ise ömür

boyu korunacak hatıralardır. Koryürek de her insan gibi sevinci

de kederi de yaşadı. Her güçlü kişi gibi onun da biçareliği tatmışlığı

oldu. Acısını bir can ile paylaşmak ihtiyacı içerisinde, bunu

Naili Ağabey’sinin emanetine teslim edercesine bir gün ifade ettiğinde,

o yarılmaz kalıbın ardındaki gönül titreşimlerini duymamak

mümkün müydü?

Yine de kendi gündelik hayatında, neşe ve nüktedanlığın

payı küçümsenemez. Mükemmeliyetçiliğini evinin mutfağına

“gourmet” inceliği ile taşıdığını, titizliğini damak tadına da sirayet

ettirdiğini onu yakından tanıyanlar iyi bilir. İşte burada da

yollarımız kesişiverdi.

Hiçbir şekilde boğaz meraklısı olmamakla beraber, benim

de gönlüm tabağa ve bardağa konanın “imal edilmesi gerektiği

gibi imal edilmesini” ister. Ve birkaç yıl önce bir gün Koryürek,

tesadüfen evimin geleneksel iki mamulü ile tanışır. Arkasını tahmin

etmek zor olmasa gerek. Her mevsim o’nda beklenti, benim

ev’de imalat telaşı; nerede ise tiryakilik tadında bir alışkanlık,

elde bugün sadece kırık kavanozu kalmış, lezzet dolu bir alışkanlık.

Buluşana kadar Dostum! Mekânınız hep aydınlık olsun.