Cüneyt E. Koryürek

Hakkında Yazılanlar

 

Yalçın Bayer

Hürriyet- 22 Ocak 2008

Bir trafik kazasında kaybettiğimiz Cüneyt Koryürek’in

Teşvikiye Camii bahçesinde dünkü cenaze töreninde medya,

reklam, iletişim, iş dünyası ile spor dünyasının tanınmış isimleri

bulunuyordu.

Herkesle bir anısı vardı. Tümüne yakınıyla son bir ay içinde

mutlaka bir telefon görüşmesi olmuştur. Mutlaka bir sevgi sözcüğü

ya da kutlama; bir konuda bilgilendirme ya da öğretici bir

öneri... Eğer sizi bir konu hakkında aramışsa, mutlaka onun bir

parçası olurdunuz.

Her şeyin “vicdanı” sayabileceğiniz bir “tek adam”dı, kendisiyle

barışık. Bir ömür adadığı atletizmin “muhafız komutanı”,

olimpiyatların duayeniydi...

Cumhuriyet’ten Arif Kızılyalın, O’nun bugün spor ekinde

yer alacak son yazısını gösterdi. Nitekim yazısını gazeteye geçtikten

sonra kaza başına gelmişti. “Bastır Parayı Al Madalyayı

mı?” başlıklı yazısını, Hürriyet’ten Celal Demirbilek’in, 2008

Ağustos’unda yapılacak Pekin Olimpiyadları’nda yarıştırmak

üzere Türkiye’nin, iki Etiyopyalı atlet için 1 milyon dolar vereceği

haberi üzerine kaleme almıştı. Atletizm Federasyonu’nun bu kararını

eleştiren ve içinde çok şeyler anlatan yazısı özetle şöyle:

“Görebildiğimiz kadarıyla Türk vatandaşı olmasıyla Türkiye

için hiçbir fayda sağlanamaz. Olimpiyadlarda madalya kazanmak

için dışardan şampiyon ithal etmek isterken, Türkiye içinde

ki kabiliyetlere nasıl bir katkıda bulunuyoruz? (...) Halil Aktaş’ın

3 bin metrede, bu Etiyopyalı atleti (Haile Gebrselassie) çok da

geride bırakacak kadar mükemmel olduğunu hatırlatmak isterim.

Mersin’de yaşayan Nevin Yanıt isimli genç bir atlet kızımız

3 yılda 100 metre engellide büyük bir başarı gösteriyor. Tartan

pist olmadığı için her gün Adana’ya gidip geliyor. Suriye olimpiyadlarda

koşması için kendisine yarım milyon lira önerdi, ancak

reddetti. Yani yabancı atletler için uygulanan formül, ‘Al parayı,

madalyayı sonra kazan’ derken, Türk atletine ‘Kazan, sonra parayı

alırsın’ diyoruz. Bu size biraz garip gelmiyor mu?”

Koryürek’in hep yinelediği önerisi de şu:

“2012 ve 2016 Olimpiyatları’na elimizdeki atletlerle gitmeyi

göze alalım, ama 2012 ve 2016 Olimpiyadları için yerli malı şampiyonlarla

altın madalya kazanmak istiyorsak biraz gerçekçi olalım.

Sorunun çözümüne, rasyonel bir felsefe, program, planlama

ve uygulamayla gitme yolunu seçelim. Var mısınız?”

Koryürek geçen cuma günü bizim Mehmet Aslan’la

Habertürk’te aynı konu üzerinde üzerinde konuşmuştu. Atletizm

ve Olimpiyadlar üzerinde Aslan’la program yapacağını açıklamıştı.

Bu büyük bir kayıp... Onun sesini ve görüntüsünü duyamayacağız

artık.

Bu vesileyle bir önemli noktayı da açıklamamız gerekiyor.

Topbaş’a Olimiyadı Anlatacaktı

Koryürek Abimiz bundan bir süre önce telefon ederek,

“Yalçın bu İstanbul yağmalanıyor, plansız programsız büyüyor.

Yoksa İstanbul’da biz olimpiyat yapmaktan vazgeçtik mi?” diye

sordu.

Yedi olimpiyadı izleyen bir spor adamı olarak da şöyle konuştu

bize:

“Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la görüşmek istiyorum,

kendisine ‘olimpiyad’ nedir; ne yapılması, nasıl hazırlanması

gerekiyor anlatmak istiyorum. Artık fırsatların kaçırılmaması lazım.

İstanbul olarak ne yapılması lazım, onu anlatmak istiyorum.

Ama senin de bulunmanı istiyorum” dedi.

“Tamam abi” dedik, bu arada durumu Kadir Topbaş’ın basın

müşaviri A. Faruk Yanardağ’a ilettik.

O da, “Başkanım memnun olur, ne zaman isterseniz” dedi.

Bugünlerde bir tarih alacaktık, kısmet değilmiş. Kadir Topbaş,

keşke randevularından fırsat bulup cenazesine gelebilseydi.

Koryürek’i geride bıraktığı olimpiyadlar ve atletizm yazıları

Türkiye’ye çok şeyler öğretecektir.