Irmak Yaşar
Editör
AYDIN NE DEMEK?
2008’in Ocak ayından sonra bir daha göremeyeceğim kitaplarla
dolu, tütün kokan insana güvende olduğunu hissettiren
bilgi dolu bir oda. Hayata karşı dimdik duran bir adam.
Niye demiyorum artık? Oldu işte, aniden gitti benim biricik
arkadaşım. ‘Yaz’ derdin hep. ‘Geliştir kendini’ çok şey öğrendim
ben senden. Senin için yazacağımı hiç tahmin etmezdim.
Boğazım düğümleniyor, gencecik adam gitti diyorum. Artık yok.
Öyle bir felsefeydi ki seninki, hiç bıkmadan, yılmadan yaymaya
çalıştığın. “Paylaşın sevginizi, bilginizi, imkanınız dahilinde paranızı…”
Seni tanıyan herkes bilirdi bunu ve daha onlarcasını.
İnsanın aklına, hiç çıkmayacakmış gibi kazınan sözlerini.
Tekrar etmekten yılmıyordun, anlatmaktan, dinlemekten,
öğrenmekten. Ne yapıyorum biliyor musun şimdi? Başım ağrıdığında
pencereyi açıp derin bir nefes alıyorum. Şikayet etmiyorum,
dedikodu etmiyorum, dırdır etmiyorum, izah etmiyorum,
dert etmemek için de elimden geleni yapıyorum. Ben de ileride
belki bir eksantrik olurum diye uğraşıyorum.
Her yerde duyduğum, ‘bugün ölecekmiş gibi yaşa, hiç ölmeyecekmiş
gibi çalış’ sözünü sen söylediğinde başka oluyordu.
Çünkü biliyordum ki bu adam doğru söylüyor. Koryürek, çok
insanın söylediği ama uygulayamadığı çok şeyi sen söylediğinde
inanıyordum.
Kaç kişiyi uygar insan olmaya yaklaştırırsan o kadar keyifleniyordun.
“Zaman…” diyordun, “boşa harcanmayacak kadar
değerli!” O kadar çok şey dedin ki sen bana. Şu anda yüreğimde
hissettirdiğin o vefa borcu var ya, o götürecek beni yaşamım
boyunca. Çünkü ben bir kere öğrendim, sırtımı dönemem artık.
Bilgimi, sevgimi, paramı paylaşmak zorundayım. Zaman geçtikçe
yaşım ilerledikçe öğrendiklerimi yaymak zorundayım. Çünkü
ben, aydın ne demek, kimdir aydın gördüm. Dünya neyle ilerler,
gelişir gördüm. Uygarlık, uygar insan nasıl bir şeydir anladım.
Karşındakine inanmak, yardım etmek, bir de üstüne üstlük takip
etmek nedir, biliyorum ben.
Seni hep gülümseyerek hatırlayacağım. “İyi ki benim 77 yaşında
genç bir arkadaşım oldu” diyeceğim. Gülümsüyorum, çünkü
ben size hiç arkadaşım demedim. Gülümsüyorum, çünkü ben
size, sen diye hitap etmedim.
Hayatın çaresine bakmayı, çalışmanın, öğrenmenin, ilerlemenin
ve uygarlaşmanın bir insanı ne kadar değerli kıldığını öğrettiğin
için teşekkür ederim. İnsanları sevmenin, yardım etmenin,
ne büyük bir keyif olduğunu gösterdiğin için de teşekkürler.
Bir Cüneyt Koryürek daha yok ama yaydığı her insanda farklı
yansıması olan öğretileri var.
Nur içinde yat!