Cüneyt E. Koryürek

Hakkında Yazılanlar

 

Hasan Subaşı

Arçelik Eski Genel Müdürü ve Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı

CÜNEYT KORYÜREK

Cüneyt’i 80’li yılların başlarında tanıdım. Çayırova’daki ilk

görüşmemizde de, vefatından iki hafta evvel, son defa

beraber olduğumuz Konyalı’daki kadar samimi, açık ve keyifliydi.

Aslında onu tanıdığım çeyrek asır boyunca Cüneyt, kırlaşan

saçları ve sonraları bıraktığı sakalı dışında, hemen hiç değişmedi.

Kutup yıldızı gibi insana huzur ve yön veren bir mihenk taşı gibiydi.

İhtiyacım olduğunda yanımda olacağından şüphem yoktu.

Kahverengi kadife ceketi, üstten cepli bej pantolonu, pastel

gömlek ve kravatları, kütüphane raflarından oturacak yer bulamakta

zorlandığım odası, kitap yığını altında kaybolmuş masası,

piposu ve gözlüğü ile bende hep araştırma yapan bir profesör izlenimi

bırakmıştır. Fizik yönünden değişmediği gibi (uzamadı,

kısalmadı, şişmanlamadı, zayıflamadı) değerlerini de hiç değiştirmedi.

Hayat boyu bıkmaz usanmaz bir öğrenci ve öğretmen,

mühendis tanımı ile emme-basma bilgi pompası idi.

2006 yılıda yayınlanan son kitabı ‘Çömez; Öğrenmenin Keyfi’

hayat felsefesini yansıtır. Cüneyt hem kitaptaki öğrenci, hem de

öğretmeni, ‘dost’udur. Cüneyt örnek olarak öğretmeyi severdi.

Başkalarının yapmasını istediklerini önce kendisi yapardı. Ben

de birçok dostu gibi, devamlı öğrenmeyi, bilgilerimi paylaşmayı,

sevmeyi ondan gördüm ve öğrendim.

Cüneyt’in diğer bir özelliği çok yönlülüğü idi. Spordan yemeğe,

felsefeden politikaya, tarihten coğrafyaya her konuda bilgili

ve üretkendi. Onu tanımıyanlara anlatırken hangi sıfatı kullanacağımda

zorlanırdım. Halkla ilişkiler uzmanı, spor adamı, atletizm

duayeni, gazeteci, reklamcı, gurme. Görünümünün tekdüzeliği

ile bilgi ve fikir çeşitliliği ilginç bir tezat yaratırdı. İngilizce

bir deyimi değiştirerek kullandığımı hatırlıyorum: Jack of All

Trades, Master of All.

Özelliklerinden en kalıcısı dostluğu idi. Zorda olan bütün arkadaşlarına

destek vermeye uğraşır, kendi imkanları yetmiyorsa

dostlarını yardıma yönlendirirdi. Çeyrek yüzyıllık dostluğumuzda

onu kızdıracak şeyler yaptığıma eminim. Ancak sinirlendiğini

hiç hatırlamıyorum. Kızsa bile kendine saklamış, bana belli

etmemiştir. İnandığı bir görüşünü değiştirebildiğimi de hatırlamıyorum.

Zaman aşımına uğramayan dostluğunu, doyurucu

tartışmalarımızı ve espirilerini takip eden şakrak kahkahasını

özleyeceğim...

Cüneyt, tanıyanları yaşadıkça bizlerle olacak.